23 Mart 2010 Salı

Züleyha'nın lügatinde, “Yusuf”tan öte sözcük yok...


Züleyha'nın Yusuf'a hâlini arz edişidir...

Yusuf diye yazdı, namenin en başına, sayfanın tam ortasına. İçinden binlerce Yusuf ses verdi.

Ey içimdeki yıldızlar mütercimi, ölü olmayan kuşlarım benim
Mısır'ın ruhuna mürekkebinin kokusunu uçuran Yusuf'um.
Nil sularına dökülmüş kandillerin aydınlığı
Gizli bahçelerden geçen yeşillerin ıslak çoğulluğu.
Konuşan ağacım bana, konuşan ırmağım benim.
Işıklı yağmurum.
Gözlerimle gören ey, gözleriyle gördüğüm.

Yusuf dedi Züleyha, namenin tam ortasına, sayfanın başına. İçinden bin Yusuf daha ses verdi.

En derin kuyusunda kaybolduğum ey,
Nil'in sesi geliyor, gelsin, sesim Nil'e gitmiyor gitmesin.
Sesi bana gelmeyen, sesim ona gitmeyen ey.

Züleyha sayfanın ortasından devam etti, Yusuf, dedi.

Ey kalbimle seven
Ey kalbiyle sevdiğim.
Muhabbeti kolay giyilir libas olmayan,
Vahayı terk edip çölün rahmetine düşen defterim,
Yitik tahtına gönlünce kurulan çöl misillemesi sevdiceğim,
Dağ lalesi
Çöl çiçeği
Ah benim yitik ezel gülü vasfınca sahiplendiğim, ah beni ezel gülü vasfınca sahiplenip de sahiplendiğini henüz bilmeyen sevgilim,

Ah benim! Ah benim!
Ey adı gelecek zamanların ve mekanların insanlarına adımla bile kalacak olan,
Ey adım adıyla bile yazılacak olan
Sularıma dökülen karanlık, yoklarımı örten aydınlık
Tezatlarım benim, benim tekrirlerim
Ama muhabbetinden asla rücu etmediğim
Gün geçtikçe çoğalan benzetmelerim,
Sözcüklerim, lügatim, lisan hacmimce vasıflandırdığım vasfım.

“Yusuf” yazdı Züleyha, sayfanın ortasına. Hâlâ hitaptaydı kalemi, bir satır ileri geçemedi. "Bir satır ileri geçsem hitaptan," dedi, "yanacağım". Ses verdi içinden bir ses: “Yan o zaman, yan o zaman!”

Züleyha, devam etti: “Ah benim Yusuf'um, ah benim, ah / senim,” dedi, başka bir şey diyemedi.

Züleyha, Yusuf'a bir mektup yazmaya başlayınca “Yusuf” diye başladı, “Yusuf ” diye bitirdi. Gördü ki hitaptan öteye geçemedi.Anladı ki aşkın namesinde ser-nâmeden öte kelam yok. Ve Züleyha'nın lügatinde, “Yusuf”tan öte sözcük yok.

ÇOK ZORDU H.Z YUSUF ' GÖRMEYENİN ZÜLEYHA 'YI ANLAMASI. ÇOK KOLAYDI H.Z YUSUF'U GÖRMEYEN GÖZÜN ZÜLEYHA'YI KINAMASI.


Ne senin adın Yusuf,ne de ben Züleyha'yım
Sanma ki ellerimden yırtılacak gömleğin
Lakin bir gün Züleyha olup gelirsem sana,
Yusuf gibi karşıla, asil, iffetli, serin...!

Adım Züleyha...


Bismihû...

Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla..
Önce söz vardı, hayat sonradan geldi..
Önce çile vardı, ihsan arkadan geldi..
Önce iştiyak, arkadan sebat geldi..


Sözün yaradılışı Züleyha’nın yaratılışından evveldi.

Âdem, ki O’na bütün isimler öğretildi.

Yûsuf’un kaderi Züleyha’ya tecelli.. Züleyha’nın kaderi Yûsuf’a tecelli. Kuyu... Zindan... Kuyu.. Zindan..

Önce çile arkadan ihsan..

Züleyha vazgeçti mi maşukundan?..


Mülk gibi söz de, ne senin ne benim..

Cümle gibi aşk da ne senin ne benim..

Söz de,

Aşk da,

Ne benim ne senin..

Bir yaz sabahına doğan ve su değdiğinde kokusunu salan kırmızı sardunya,

Ağustos göklerinde başımın üzerinden geçen bulut,

Mayıs gülü,

Işıklı nisan yağmuru

Ne kadar Allah’tansa,

Mülk gibi söz de ve aşk da

O’ndan..

“Sen” tahtına yazıcı kimi oturtsa da,

beşerî bir sevgili ya da cismanî bir aşk gibi görünen,

hiçbir yol O’ndan özgeye çıkmıyor aslında..

“Gönül tahtına O’ndan özge sultan” olmuyor..

Değil mi ki herşey O’ndan,

Gidecek yer yok O’ndan başka.. Gelinen yer yok O’ndan başka..


İnsan o ki, O’ndan başkasını sevemez sevginin mahiyeti icabı..

O’ndan başkasını bilemez bilginin mahiyeti icabı..

Işık ki tek kaynaktan dağılır;

Işığa yakın olan aydınlık, uzakta kalan karanlıktır..

Herşeyin O’ndan olması ve ışığın tek kaynaktan dağılıyor olması O’ndan başkasının bilinme ve sevilme ihtimalini tümden yok eder..


Kimi zaman sevdiğimizin ne olduğunu bilmeden severiz..

Ve insan henüz neyi sevdiğini bilmediği böyle zamanlarda,O’ndan başkasını sevdiğini zannedebilir:

Bir çiçeği, bir kuşu,

Denizi, yağmuru,

Gökyüzünü, yazıyı,

Yazıyı yazanı, kalemi tutanı,

Bir yaratılmışı hasılı....

Söz gelimi Leylâ Mecnun’u, Şirin Ferhad’ı, Züleyha Yûsuf’u sevdiğini zannedebilir.

Oysa sevmek, en fazla, neyi sevdiğini fark etmek demektir ve seven biraz da neyi sevdiğini bilendir..

Çünkü ışığın kaynağı tektir ve, kim aydınlığının kendinden menkul olduğunu iddia edebilir?..

Her aşk O’na çıkar sonunda..

O’ndan başkasını sevmek imkansız gibidir..

Seven neyi sevdiğini bilse de bu böyledir..

Bu yüzden değil mi ki kendini kaybetmek gibi görünen aşk, aslında kendini bilmek..

İstese de insan O’ndan özgeyi sevme şansı yok..

Şans sözcüğü yok lügatlarda bundan böyle,

O’ndan özgeyi sevme ihtimali yok..

Ve neyi sevdiğini bilenle bilmeyen arasındaki fark, sadece bilmenin bilincinden ibaret..

Küçük bir biliş farkı,

Mülk gibi aşk da Allah’tan..

Ruhun da O, kalbin de O, aklın da O..

Tenin de O, canın da O, cismin de O..

Ve aradan perdeleri kaldırarak O’nu bilmek olarak tanımlanan şey, bu seyr-ü sefer, sadece O’nu bilmeyi bilmenin sancısından ibaret..


Sevginin yanılgısı yok..

Yanlış olan, neyi sevdiğini bilmemek ve yolu yanlış çizmek..

Hangi kaynaktan geldiğini suyun, hangi dağın üstünden döküldüğünü aydınlığın, bilmemek.. Bilmemek yanlış kılar sevgiyi..


Züleyha ki Yûsuf’u sevdi. İbtida, neyi ve kimi sevdiğini bilmedi..

Sonra aşkın kaynağını bildi;

Yûsuf’u değil, Yûsuf’ta tecellâ eden nuru sevdiğini farketti..

Yûsuf da, ki rüyasında güneş, ay ve on bir yıldız O’na secde etmişti, bir kuyuya atılmış ve kendisine zindanda rüya yorumu verilmişti, önce aşkın kaynağını bildi, sonra nurun Züleyha sûretinde tecellâ ettiğini fark etti..

Biri sûretten nura yükselirken, diğeri nurun sûrette tecellâ ettiğini idrak etti..


İşte bütün hikaye...

Kim düştü kuyuya, Yûsuf mu?.. Yakub mu?.. Züleyha mı?..

Zindan kimin kaderi?...

Yûsuf’un mu?.. Yakub’un mu?.. Yoksa Züleyha’nın mı?..

Yûsuf, Yakub ve Züleyha yok aslında...

Hepsi BİR,

Hepsi O BİR..

Hepsi TEK BİR...

Züleyha’nın İlk Duası


Rabbini bilen Züleyha ilk dua olarak hemen oracıkta, Rabbim, dedi, gözlerimden bu acıyı kim silecek benim? Kim yıkayacak gözlerimin içini? Kim yıkayacak acılarla dolup taşan kalbimi?

Hemen arkasından da, olsun, dedi. Rabbim, her şeye razıyım. Hepsine razıyım. Yeter ki aşktan azad etme kalbimi. Yeter ki göz yaşlarımın serininde yıka içimi.

Göz yaşlarımı ve aşkımı alma, onlar bende kalsın. Bedel olsun. Ödül olsun. Bağış olsun. Yoksulluğum zenginliğim olsun.

Aşkım yeter, muhabbet denizinin kıyıları ne denli sınırsızmış göreyim. Aşkım yeter varlığımın anlamı neymiş, çözeyim.

Yeter aşkım, yeter ki aşkımın kalbime düştüğü yere kadar yükseleyim.

Aşkım yeter, tenimin beni hapsettiği zindandan aşkımın kanatlarıyla geçip gideyim.

Aşkla var olduğum yerde yine aşkla yok olayım.

Rabbim, acıya razıyım ama gözyaşım bende kalsın.

Razıyım yoklukta var olayım.

Yitirdikçe bulayım. Öldükçe doğayım.

Canım çekildikçe aradan saf aşktan ibaret kalayım.

Rabbim, dedi Züleyha çıkar aradan takılıp kaldığım tenimi, kaldır aradan saf aşkla aramdaki perdeleri.

Yûsuf ile Züleyha Nazan Bekiroğlu

ZÜLEYHA DEĞİLSEN PEŞİNE DÜŞMEYECEKSİN YUSUFLARIN....


Yusuf olmaksa muradın ya da Züleyha; Korkmayacaksın ölümden. Ölümün ayrılık değil kavuşmak olduğunu bileceksin. Dünyaya kafa tutacaksın tek başına. Yandaş yoldaş aramayacaksın. Bir Allah'ına bir kendine güveneceksin sadece. Yol arkadaşın terk etse bile seni yarı yolda, aşkına sahip çıkacaksın sonuna kadar. Tek başıma taşıyamam demeyeceksin. Ölünceye kadar taşıyacaksın şerefle.Karşılık beklemeyeceksin. Sevmek olacak tek amacın. Sevilmemişsin ne fark eder.

Ayıplanmaktan korkmayacaksın. Sevgini gurur madalyası olarak taşıyacaksın göğsünde, kim ne derse desin...Sevgin için zindana atılmayı da attırmayı da göze alacaksın. Karanlıklar sırdaşın, böcekler yoldaşın olacak.Bileceksin sonunda ayrılık olduğunu. İsyan etmeyeceksin, vuslat beklemeyeceksin.

Zaman ve mekan sizi ayıramayacak. Nerede olursan ol, her daim sevdiğinin yanında olacaksın. Üzüntüsüne üzülecek, sevincine sevineceksin. Sanma ki beraber olmak için yan yana olmak lazım. Gönüller beraberse mesafenin ne önemi var!..

Gönül gözüyle görecek, duyacaksın. Gönül diliyle konuşacaksın. Bilmez misin gönlü kainat bile kuşatamaz dar gelir. Gönül dilinden anlamam konuşamam, dayanamam bu çileye karşılıksız hiçbir şey veremem diyorsan; talip olmayacaksın Yusufluğa. Yusuf olmak için Yusuf gibi yürek gerek, gönül gerek, iman gerek. Züleyha değilsen eğer peşine düşmeyeceksin Yusufların. Kendi ayarında birini seveceksin ki mutlu olasın.

Her babayiğidin harcı değildir Yusufluk ve her kadının harcı değildir Yusuf yüreklileri taşıyabilmek, layık olabilmek, Züleyha olabilmek!...