27 Temmuz 2009 Pazartesi

ÖZLEDiM




Seni özlemeyi en çok ben bilirim, hiç yakınmadım seni özlemekten.


Üstelik sana kavuşamama ihtimali işlenmemiş soğuk bir taş gibi önümde dikilip dururken. Sana dokunamamak yüreğimi böylesine acıtırken. Yinede bil ey yar, bil ki ben yüreğimi kanırtan bu acıya inat dokunmadan tenine saatlerce sevişebilirim seninle..


Sensiz kalmayı kaldıramıyor yüreğim, kısa ayrılıklar bile kederimi arttırıyor, hüzün dolu geceler yaşatıyor bana. Seninle birlikte olmanın tadını almışım bir kere, bundan vazgecemiyorum. Alışkanlık değil bu her alışkanlık terkedilebilir birgün, oysa sen benim yaşam kaynağımsın, insan hayatından vazgecebilirmi...


Özlüyorum seni özlemin büyüdükçe büyüyor içimde. Durduramıyorum kavuşacağımız anı bekleyerek geciyor zamanım. Hiçbirşey zevk vermiyor bana sen yokken. Sen yokken sıçrayarak uyanıyorum geceleri yanıma bakıyorum yoksun. Tekrar gözlerimi kapıyorum, dönüp duruyorum sabaha kadar. Sensizken her güne yorgun uyanıyorum, tadım yok işte anla. Oysa yanımdayken sen, günün tüm yorgunluğunu unutuyorum. Sohbetimizin keyfi, dokunmalarımızın sihri, yaşanan tüm olumsuzlukları silip götürüyor, huzurla dalıyorum uykuya. Seninleyken, sadece birkaç saatlik bir uyku bile ertesi günü sapasağlam geçirmeme yetiyor. Sevgilim olduğunu var olduğunu bilmek yetiyor bana. Dönüceksin biliyorumda dayanamıyorum ne yapayım. Zamanı seninle, sadece seninle geçirmek varken aşkımızı büyütmek, tutkuyla yaşamak varken beklemek çok zor geliyor inan. Şimdi olsa diyorum, çıksam işten gitsem yanına yemek yesek birlikte birşeyler içsek, o içse ben baksam heyecanlı heyecanlı anlatsa yaşadıklarını. Sonra güzelliğinden bahsetsem, şımartsam onu boğazın kıyısında yürüsek birlikte yağmur üzerimize yağsa, üşüsek sarılsak birbirimize ısınsak tenimizin ateşiyle. Ama yoksun işte bu gecede sensiz gececek, ve ben ne içtiğimden, ne yediğim yemekten zevk alacağım.


Bu gece sevgilim bir fırsatını bul ve üzerinde şehir ışıklarının dans ettiği denize bak. Kokusunu içine çek. Beni hissedeceksin, çünkü ben ne zaman sensiz kalsam denize bırakıyorum yüreğimi, sana ulaşması için. Çünkü seninleyken atıyor yüreğim. Haydi sevgilim gel, al yüreğini öyle gel..

2 Temmuz 2009 Perşembe

GÜÇLÜ KADINLAR


Güçlü kadınlar vardır,her işlerini kendileri halletmeye çalışan.Anne babaları tarafından böyle yetiştirilen. Onlar kendi paralarını kendileri kazanmak isterler.

Evdeki tüm tamirat,tadilat işlerinden anlarlar. Bir erkeğe mecbur kalmadan da hayatlarını devam ettirebilirler. Faturalarını kendileri yatırırlar. Hemen hemen tüm işlerini kendileri yaparlar. Hatta etraflarının yükünü de üstlenirler.

Özgürlüğü severler,dik durmayı da,güçlüdürler çünkü…

Aşık olduklarında hissederek yaşarlar. Aşklarına kurallar koymadıkları gibi büyük beklentilere de girmezler. Sevdiklerine problem çıkarmazlar. Bütün gün çalışıp durduktan sonra,akşamları yorgun da olsalar sevgilileri buluşalım dediğinde,hemencecik hazırlanıp sevgililerinin onları evden almalarına gerek kalmadan,o her neredeyse onun olduğu yere giderler.

Çoğu zaman sevgililerinin ya da kocalarının haberi bile olmaz yaşadıkları sıkıntıdan,yansıtmazlar çünkü. Para var mı,işyerinde sıkıntı mı oldu,birine canı mı sıkıldı,hiç bunlarla yormazlar birlikte oldukları erkeği. Çünkü istemezler kimse onlara acısın.

Sonra da bir bakarlar ki,bu kadar dik durmanın ve sorun çıkarmamanın karşılığında gerçekten de kimse onlara acımaz.

Bu durum zamanla gelenekselleşir ve acınmama ile sorun çıkarmama hali "yaşam tarzına" dönüşür. Es kaza dayanamayıp sorunlarını paylaşmaya kalksalar,bu sefer de sorunlu kadın,kaprisli kadın,tahammül edilmez kadın damgasını yerler.Bu yüzden de terk edildiklerinde bile hiç seslerini çıkarmaz bu güçlü kadınlar!

Terk eden erkek de bilir onun ne kadar güçlü olduğunu ve onsuz da yaşayabileceğini,içinde yaşadığı fırtınalardan bihaber.

Sonra bir dosttan, eşten ya da tanıdıktan duyarlar ki onu terk eden gitmiş, erkeğe muhtaç yaşamak zorunda olan biriyle beraber olmaya başlamış.

Erkekler çok severler böyle kadınları. Birinin ona muhtaç olduğunu görmek bir çok duygusunu okşar erkeğin. Onlara kendini erkek gibi hissettirir! Bu zayıf kadınlar erkeklere bağımlıdır.

Mesela fatura filan yatıramazlar,anlamazlar çünkü. Nerden yatırılır onu da bilmezler. Ev ya da yemek alışverişi de yapmazlar, çünkü taşıyamazlar onca torbayı. Hep yorgun olurlar,bütün gün spor salonları, kuaför, o mağaza, bu mağaza gezerler. Akşama yemek yapmaya fırsat bulamazlar. Akşam eşleri eve geldiğinde, bugün nereye yemeğe gidelim, diye sorarlar. En kötü ihtimal dışardan yemek söylerler.

Zayıf kadınlar doğurdukları çocuğa bakacak gücü de kendilerinde bulamazlar, pamuklar içinde yaşamaya alışmışlardır bir kere. Kendilerini hep altın tepsi içinde sunarlar. Huysuzluk da ederler, ama bu erkeğin hoşuna gider, çünkü kadın ona muhtaçtır, söylenmeyen güçlü kadının aksine, hiçbirşeyi beğenmedikleri gibi devamlı da mutsuzdurlar. Pek teşekkür etmezler, kıskançlık krizlerini de severler. Kocasının ve sevgilisinin hayatlarını karartırlar. Erkekler bu kadınları asla terk edemezler. Çünkü o güçsüz,kırılgan bir kadındır. Ayrılırsa kurda kuzuya yem olur. Koruyup kollanmalıdır her an o!

Zayıf kadınlar hiç çökmez,buruşmaz ve yıpranmazlar. Ancak işin ilginç yanı her zaman daha değerli olanlar da onlardır. Ve geride kalan güçlü kadınlar tüm bunların nasıl gerçekleşebildiğine sadece bakakalırlar.

-- bakıp kaldığım gibi...